STK'larda Denetim

Burada STK'larda Denetim konusunda kurumunuzu değerlendirebilirsiniz, bunun için giriş yapınız.

STK’lar, devletten bağımsız, gönüllü ve toplum yararına hareket etmek gibi özellikleri ile tebarüz eden, iyiliğin çoğalması ve korunması için gösterdikleri çaba ve gayret ile yerel ve merkezî otoritelerin en temel yardımcıları durumundadırlar. Buna mukabil devletin dışındadırlar. Sivil toplum kuruluşları yerel ve merkezî otoritelerin baskı ve denetiminden bağımsız ve özerk yapıları ifade ederler. Bu özelliklerini koruyabildikleri, başka bir ifadeyle devletin dışında ve devlete rağmen var olabildikleri sürece yerel ve merkezî otoriteleri etkileyen, yönlendiren ve hatta yanlışlarına set çekebilen güçlü kuruluşlar olurlar.

Dilimizde sivil toplum kuruluşu (STK), ya da sivil toplum örgütü (STÖ) olarak yer alan kuruluşları Türk Dil Kurumu kısaca şöyle tanımlamaktadır:

“Toplumdaki çeşitli sorunları bağımsız olarak ele alıp kamuoyunu bilgilendirme ve aydınlatma görevi yapan, öneriler sunan her türlü birlik, sivil toplum örgütüdür.”

Sivil toplum kuruluşu kapsamında kooperatifler, sendikalar, odalar, vakıf ve dernekler olmakla birlikte sayıları, etkinlik alanları ve yaygınlıkları itibarıyla vakıf ve dernekler öne çıkmakta, en ön planda da dernekler yer almaktadır. Bu itibarla çalışmamızın odağında vakıf ve dernekler özellikle de dernekler olacaktır.

Sivil toplum kuruluşunun dışa karşı bağımsız, devletin dışında olma vasfını elde edip koruyabilmesi şu şartları sağlaması ile mümkündür (Banger, 2011, s.5):

  • Kurumsal olma,
  • Kendi kendini üretme,
  • Devletten her alanda ayrışma,
  • Yönetimini demokratik yollarla belirleme,
  • Bağımsız karar alma süreçlerine sahip olma,
  • Şiddete karşı olma,
  • Devletin içinde yaşama ama onunla özdeş olmama
  • hatta devlete karşı koyabilme,
  • Gönüllülüğü temel alma,
  • Siyaset kurumuna dâhil ya da müdahil olmama.

Yukarıda sıralanan unsurlar içinde yer alan kurumsallık, bir bakıma diğerlerinin de anahtarı durumundadır. Kurumsal olmak; amaç, hedef ve vizyon belirlemek, yönetim ve gönüllü ilişkilerini düzenlemek, yönetimin iş tanım ve akış şemalarını çıkarmak, iyi işleyen idari ve mali bir yapı kurmak, güvenilir kayıt sistemine sahip olmak gibi pek çok unsuru ihtiva eder. Gerek yapının oluşum sürecinde ve gerekse faaliyetlerini sürdürdüğü büyüme-gelişme döneminde kontroller ve geri bildirimler, eksik ve yanlışların objektif bakış açısıyla tespiti kısaca “denetimi” de kurumsal olabilmenin ana unsurlarındandır.

Ne var ki bu konu çeşitli gerekçelerle ihmal edilmektedir. Yahut da iyi niyetlerle yapıldığı hâlde usulünce yapılmadığı için arzu edilen sonuçlara ulaşılamamaktadır. Bu denetim çabaları kimi zaman iyi anlatılamadığı veya usulünce yapılmadığı için profesyonel çalışanların kurumdan kaçışına da neden olmakta, STK’ların temeli olan gönüllü kitlesini de küstürüp dağıtmaktadır. Sonuçta zayıflayan, kurumsallaşamayan ve bir müddet sonra ya tabela kurumu hâline gelen yahut varlığını sonlandıran kuruluşlar olmaktadır.

Dış denetimlerin merkezî idarelerce yapıldığı STK’ların iç denetimlerinin de ihmal edilmemesi, gerektiği gibi yapılması, STK’lar için kaçınılmazdır.